Yavaş yavaş sindire sindire okuduğum bir kitap var. Uzun zaman oldu okuduğum tek yazar Echkart Tolle. Var olmanın gücü kitabında Echkart sık sık mutlak gerçek, ilüzyon gibi kelimeler kullanıyor. Tek bir gerçeğin olduğunu ve diğer her şeyin de bu tek gerçekten kaynaklandığını söylediği cümlesini okuyunca şöyle bir durdum. Hala da duruyorum.
Evet, tek bir gerçek var bu gerçekten kaynaklanan diğer her şey… Bu cümlenin doğruluğunu içimde hissettim, bir elektrik geçişi oldu bedenimden. Önem verdiğimiz, enerji – zaman harcadığımız – odaklandığımız şeyler…
Her şeyin geçiciliği, şekle sahip her şeyin geçtiği gerçeği. Geçmeyen şekilsiz şeylerin tüm güzelliğiyle ve heybetiyle şekillerin ve hikayelerin ardındaki sabırlı bekleyişi. Fark edişlerimiz, yine unutuşlarımız, sisi yaran güneş gibi sonsuz bir farkındalığa sahip olmamız ama bedenimizden bile küçük bir alana; zihnimize, kafamıza ve hikayelerimize sıkışmalarımız. Tekrar uyanışlarımız.
Bu döngüleri de seviyorum. Bazen döngünün tam içindeyken biraz karamsarlık yaratsa da – geçicilik yasası tıkır tıkır işlediğinden – büyük resme doğru bir bakış bir seziş peydah oluyor içimde. Her şeyin, her küçük geçici şeyin, büyük geçici şeyin, güzel geçici şeyin ve kötü geçici şeyin hayatımdaki önemini ve değerini fark ediyorum. Farkındalık. Farkındalığımızın evren kadar geniş – genişleyebilen bir şey olduğu/olabileceği gerçeği.
Sıkışmamak, donup kalmamak, odağı ana getirmek. Yargılamadan. Bu bir anahtar. Çok sihirli; öte alemlere kapı açan bir anahtar.

Biricik arkadaşım ve bu ilham veren çizimin yaratıcısı nakedruby’e sevgilerimle.