Gökyüzünde hayat var. Son zamanlarda gökyüzünden önüme beyaz tüyler düşüyor. Penceremin hemen önüne, ayaklarımın hemen dibine. Bazen alıyorum onları. Evime, iş yerime, çantama koyuyorum.
Gökyüzündeki durgunluğu, hareketliliği, renkliliği, kuşları, tüyleri izlemek içime sessizliği davet ediyor. Güzel şeyler, güzel düşünceler sessizlik ve boşluktan doğar. İzin veriyorum.
Normal zamanları, günleri içimizde bu dinliği biriktirmek için kullanmalıyız. Çünkü bu birikim, biriktirdiğimiz ve şimdiki ana yansıttığımız geçmişi iyileştirmek, özgürleştirmek için tek ilaç. Bu ilacı, burundan ciğerlere, oradan kemiklerimize, kaslarımıza, kanımıza kadar içimize çekmeli, büyütmeli, genişletmeliyiz. Mevcudiyet bir günde, bir gecede yetişmiyor. İçimizde büyümesine izin verecek kadar farkındalıkla yaşamamız şart.
Sevgili dostum nakedruby’e bir kez daha teşekkür etmeliyim. Yoga’ya başlamam ve devam etmem konusunda beni yüreklendirdiği için. Şimdi sabahları güneşle beraber vücudum da uyanıyor. Mevcudiyet ve sessizlik biriktiriyorum. Bu yazıyı okuyan herkesi bana eşlik etmeye davet ediyorum. Gelin, hep beraber uyanalım.
